İNSANLAR gibi devletlerin de dostlukları ve asıl yüzleri, gerçek kimlik ve kişilikleri zor dönemlerde belli olur. İyi günlerde herkes cicimli yüzünü gösterir, lakin kötü ve zor günlerde gerçekler ortaya dökülür.

AB, 20 Yüzyılın ilk çeyreğinde meydana gelen ve 100 milyonu aşkın insanın

öldürülmesi ile neticelenen iki dünya savaşı tecrübeleri ile kuruldu. Üye ülkelerin sınırlarını ortadan kaldırmalarını ortak para birimine geçmeleri takip etti.

Neredeyse harfiyyen aynı hukuk ve siyasal sisteme geçecekleri beklenirken

İngiltere’nin kopuş süreci, birlikte şok etkisi oluşturdu.

Olsun, ayrılık gerekçesi de dikkate alınırsa, ada ülkesi Britanya’nın bu ayrılığı kıta Avrupa ülkelerini çok etkilemeyebilirdi zira sorun tamamen “duygusal”dı!

2019’un son günlerinde Çin’de ortaya çıkan koronavirus, sadece insanların

sağlığını olumsuz yönde etkilemesi ile değil, devletlerin yer aldıkları ittifakların bir işe yaramadığı gerçeğini ortaya çıkarması ile de ünlendi.

Koronavirüs salgını tam bir turnusol kâğıdı vazifesi gördü.

Bu salgının, dost ve müttefik ülkelerin nereye kadar birbirlerine yardımcı

olabileceğini göstermesi bakımından oldukça yararlı olduğunu söyleyebiliriz.

Bilhassa AB ülkeleri için büyük bir sınava dönüşen koronavirüs salgını, yenidünya için de bazı şifreleri vermeye başladı.

***

Koronavirüsten Çin’den daha fazla etkilenen İtalya’nın eski başbakanı ve ana muhalefet partisi lideri Matteo Salvini, salgınla boğuşurken kendilerine yardımcı olmayan Avrupa Birliği’ne, "AB’den nefret ediyor ve tiksiniyorum. Birlikten ziyade, yılanlar ve çakallar mağarası. Önce virüsü yeneceğiz, sonra dönüp AB’yi düşüneceğiz. Gerekirse teşekkür etmeden ayrılacağız"

sözleriyle sert eleştiriler getirdi. Aslında bu sözler birlikten duyulan hayal

kırıklığıydı.

AB’yi, tam da yaşadığımız bu zor günler için kurulmuş biliyorduk, ama değilmiş. İtalya, İspanya gibi ülkelerin yaşadıklarına bakarsak, üyelerine, zor günde herkes başının çaresine baksın demiş oldu AB. Çünkü birliğe üye ülkeler birbirine yardım etmiyor. Yardım adı altında başka ülkelere gönderdikleri sağlık malzemeleri de çürük çıkıyor. Yani çürük olduğu için kendi ülkesinde kullanmadığı malzemeyi yardım diye diğer ülkelere gönderiyor.

***

Çürüyen ve çökmekte olan AB’nin ayak seslerini duyuyoruz. İki dünya savaşında da Almanya ile müttefik olan İtalya daha şimdiden Rusya’ya yanaştı. Rusya, korona salgını ile mücadele eden İtalya’ya AB ülkelerinden daha fazla yardımcı oldu.

Sadece sağlık alanında değil, askeri olarak da beklenmedik bir gelişme yaşandı: Geçtiğimiz hafta Rusya, AB ülkesi ve NATO ittifakı içinde yer alan İtalya’ya askeri yardım götürdü. Rus askerleri ve ekipmanları önlem için İtalya sokaklarında devriye gezdi.

NATO nerde dediğinizi biliyorum?

Bu tavrı ile NATO ittifakı tıpkı AB gibi üyelerine, başınızın çaresine bakın demiş oluyor.

Evet, bölgemizde ve dünyada tuhaf diyebileceğimiz işler dönüyor.

Kimsenin dışarı çıkamadığı, pek çok ülkede dışarıda hayatın durduğu,

Covid-19’dan korunmak için dünyada hükümet üyelerinin telekonferansla

görüştüğü bir dönemde Rus Savunma Bakanı Şoygu, Şam’a gidiyor. Esad’la tokalaşıyor, görüşüyor, toplantılara katılıyor Rus bakan.

Bu dönemde bu görüşmeyi gerekli kılan gelişmenin ne olduğunu merak etmemek mümkün mü?

Yoksa ABD’nin bölgeden çekilmesinin hazırlıkları mı yapılıyor?

Rus bakandan sonra ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da Afganistan’a gitti. ABD, geçtiğimiz günlerde Afganistan’dan tamamen çekileceğini de söylemişti. Dahası, iki ay kadar önce ABD yetkilileri Taliban ile bir anlaşmaya varmışlardı.

Neler oluyor?

Biz korona ile yatıp kalkarken bölge için neler planlanmış?

Bu sorular beraberinde, bu gelişmeler koronavirüs salgını olacak diye mi

planlanmıştı, sorusunu da cevapsız bırakıyor!

İşin sevindirici yönü Türkiye’nin yüksek stratejisi her ihtimal dikkate alınarak

hazırlanmış. İster COVİD-19 laboratuvar işi olsun, ister tabii olsun mutasyona uğrayan tabii bir salgın olsun, Türkiye bu salgından dolayı bölgesinde meydana gelebilecek her gelişmeye hazırdır.